Metin's blog (Hayata dair sesli düşünceler...)metin c.

13 Kasım 2006

Su damlası

Yemyeşil bir yaprağın üzerinden kaymaya başlayan bir su damlasıydı o. Saydamlığı ve güneş karşısındaki parlaklığı insanı mutlu etmek için yeterliydi. Ve olağanca hızıyla yaprağın sonuna doğru ilerliyordu.

Arkadaşları onu oyuna almamış, yüzünde ise tatlı kirler. O an tek istediği top oynayabilmek. Yaşlı bir amca, onu görüyor ve birlikte tezgahında horoz şekeri satan adama gidiyorlar. Çocuk, gözünde amansız bir mutluluk, elinde ise horoz şekeri evinin yolunu tuttu bile.

Hasretle geçen 4 ay. Geleceğini bildiği son günlerde uykuları kaçıyor. En son dört ay önce izine gelince gördüğü oğlunu görebilecek bugün. Hatta eli kulağında, her an gelebilir. Ve kapı zili çalıyor. O ne güzel ses. Ana koşarak kapıya gidiyor ve kapıyı açtığındaki mutluluk adeta gözlerinden fışkırıyor.

Bir telefon geliyor, ama toplantıda. Önemli olsa gerek diye düşünüyor ve izin alarak toplatıdan çıkıyor. "Efendim hayatım?". Telefonun karşısındaki ise bir polis memuru. "Şu anda kaza mahallinden arıyorum. Eşiniz bir kaza geçirdi ve sizi aramamızı istedi, şu anda hastane yolundayız." Başından aşağıya kaynar sular dökülüyor. Zorlu bir ameliyatın bitmesi bekleniyor. Ameliyathaneden doktor çıkıyor ve "Hayati bir tehlikesi kalmadı, şu anda sadece müşahade altında tutmamız gerekiyor." Ağlamaktan şişmiş o gözlerden, mutluluk göz yaşları süzülmeye başlıyor.

O gün kendini hiç iyi hissetmiyor, lösemiyi yeni atlatmış olmanın verdiği korkuyla hastaneye koşuyor. Doktor bazı testler yapıyor.Ve sonra doktor garip bir yüz ifadesiyle, hamilesiniz diyor. O an gözlerindeki ifade şaşkınlığın ve mutluluğun resmi olsa gerek.

Ve su damlası büyük bir coşkuyla toprağa düşüyor. Yaprak üzülüyor, topraksa sevinçli. Her yerde kuş sesleri,toprak yığının başında bir taş var. O mermer taşta ise "Metin" yazıyor ve hayat devam ediyor...